Markalar mutlu eder mi?
Günümüzde insanların çoğu uğraşı iyi bir iş, iyi bir eş sahibi olup bunların sonucunda mutlu olmaktır. Çoğu insanlar hayatlarında mutlu olmak isterken markalar ise tüketicilere bu mutluluğu ürettiği ürün / hizmetleri deneyimlemesiyle ortaya çıkacağını iddia ederler. Bu yüzden birçok marka reklamlarında duygusal ögelere yer verir.
Markalar mutluluğu doğrudan üretmez. Ürettikleri şey çoğu zaman bir duygu yani mutluluk vaadidir. Reklamlarda sunulan hikâyeler, ürünün kendisinden çok tüketicide yaratacağı duyguya odaklanır.
Tüketici bir ürünü değil onu mutlu edebilme ihtimalini sever. Ayrıca o ürünün de kendini daha iyi hissettirdiği için memnun olur. Bu his iyi iletişim ile deneyimin örtüşmesiyle oluşur. İletişim ile deneyim arasındaki fark açıldığında ise hayal kırıklığı ihtimali artar.
Bu yüzden markalar için asıl mesele mutluluk satmak değil, gerçekçi bir deneyimi doğru bir duygusallıkla sunabilmektir. Özetle markalar mutluluğun kaynağı değildir ama doğru konumlandırıldığında mutluluğa eşlik edebilir.
Ama asıl mesele gerçekten mutlu etmekten çok, doğru duyguyu doğru anda yakalamaktır. Biz de çoğu zaman doğru kişiyle yanlış zamanda karşılaşmadık mı... :( Neyse...
Bazı markalar bizim gibi değil doğru duygu ve doğru zamanı istikrarlı şekilde yakalıyor.
Örneğin;
Apple
Mutluluk vaadi: “Hayatın daha sade ve kontrol sende.”
Ürünle kurulan ilişki teknik değil, kişisel. Kullanıcı kendini “doğru tercihi yapmış” hissediyor.
IKEA
Mutluluk vaadi: “Kendi alanını kendin kur.”
Ev fikrini ulaşılabilir ve kişisel hale getiriyor. Küçük dokunuşlarla yaşam alanını iyileştirme hissi veriyor.
Nike
Mutluluk vaadi: “Harekete geç, sen yapabilirsin.”
Üründen çok motivasyon satıyor. Kullanıcıyı izleyici değil, hikâyenin parçası yapıyor.
Coca-Cola
Mutluluk vaadi: “Paylaşım ve an.”
Ürünün tadından çok, sosyal bağ ve nostalji üzerinden duygusal bir alan yaratıyor.
Spotify
Mutluluk vaadi: “Seni anlıyorum.”
Kişiselleştirme sayesinde kullanıcıya özel bir deneyim sunuyor. Bu da “değerli hissetme” duygusu yaratıyor.
Eti
“Mutluluk denince akla hemen onun adı gelir. ”
Yıllarca dillendirdikleri jingle ile bunu istikrarlı bir şekilde başarıyorlar...