Plaza Dili ve Edebiyatı




Çoğu Reklam Ajanslarında ve Plazalarda konuşulan, kendilerine has terimsel ifadeler bulunmaktadır. Bu yazımızda yarı İngilizce, anlaşılması zor plaza dilini inceleyip, bazı kavramların türkçe karşılıklarına bakacağız. :)


Plaza Dili Nedir?

Plaza dili, günümüzde birçok kurumsal şirket çalışanı arasında Türkçe’nin yerini almış, arasına Türkçe karşılıklarından çok daha havalı olan İngilizce kelimeler serpiştirilmiş, ek kelimeler ile zenginleştirilmiş ( yapacağım yerine yapıyor olacağım), plaza insanı için yeni bir iletişim yolu olmuş gayrı resmi dildir.



Plaza Türkçesi sözlüğünün başlaca maddeleri:

Aksiyon almak: Harekete geçmek, bahsi geçen konu ya da proje ile ilgili bir eylemde bulunmak
Yeni server ile ilgili bir aksiyon alındı mı arkadaşlar?

Assign etmek: Bir iş için birini görevlendirmek
Projeyi yeni arkadaşa assign edelim lütfen.

Attach etmek: E-postaya bir belge ya da dokümanı eklemek
Sunum dosyasını ajans ile paylaştığınız maile attach ettiniz mi?

Best practice: Konu ile ilgili en iyi örnek.
Kampanyanın best practicelerini gün içerisinde paylaşıyor olacağım.

Brain storming: Türkçe karşılığı olan Beyin Fırtınası ’ndan çok daha havalı olan sözcük öbeği, karşılıklı fikir teatisinde bulunmak anlamına gelmektedir.
Hafta içine bir brain storming session set edelim

Brief: Bir proje veya iş ile ilgili detaylı bilgi vermek
Projenin briefini marketing ile paylaştık mı?

Canlıya almak: Bir sistemi test aşamasından çıkarıp çalışır duruma getirmek/başlatmak.
Testlerde bir sorun ile karşılaşmazsak sistemi haftaya canlıya alırız.

CClemek: Bir kişiyi e-postada bilgiye eklemek.
Sunum dosyalarını paylaşırken marketingi de ccler misiniz?

Charge etmek: Masrafı tahsil etmek.
Ekstra masrafları müşteriye charge etmek durumundayız.

Clarify etmek: Açıklamak.
Konuyu clarify etmek gerekirse…

Clear: Anlaşılır, açık.
Konu anlaşıldı mı? Clear mıyız arkadaşlar?

Collegue: İş arkadaşları

Concern: Endişe
Konu hakkındaki concernlerimi Vedat bey ile paylaştım.

Confidential: Gizli.
Bu proje konfidenşıl arkadaşlar. Lütfen kimseye bir şey söylemeyelim.

Cross Check: Tekrar kontrol etmek, üzerinden geçmek.
Projeyi sunmadan bir cross check yapalım.

Deadline: Bir iş ya da görevin teslim zamanı. Projenin Bitiş Tarihi.
Deadline yaklaşıyor elimizi çabuk tutmamız lazım.

Down olmak: Morali bozulmak, motivasyonu düşmek.
Bu ayki satış verilerini gördükten sonra down olmuş durumdayım.

Excuse: Özür.
Bu konuda excuseumuz yok. Daha dikkatli olmalıydık.

Farewell: Veda
Cuma akşamına plan yapmayın. Merve’nin farewell yemeği var.

Feedback: Geri bildirim.
Bu ayki raporlar ile ilgili henüz bir feedback almadık.

Focuslanmak: Odaklanmak.
Bu hafta sadece bu projeye focuslanalım lütfen.

Forwardlamak: Gelen e-posta iletisini farklı bir kişiye yönlendirmek/iletmek.
Aralık ayı raporlarını Ahmet’e forwardladınız mı?

Fyi(For your info): Bilgine/bilginize.
Ekteki rapor sanıyorum yanlışlıkla bana gelmiş. Sana forward ediyorum. Fyi.

Ignore etmek: Görmezden duymazdan gelmek.
Ahmet Bey tüm gün beni ignore etti. Son meetingi kaçırdığım için hala bana kızgın sanırım.

Kick off meeting: Herhangi bir proje için ilk başlangıç toplantısı.
Proje planını hazırlamadan önce bir kick off meeting yapalım.

Know how: Bir konu veya iş ile ilgili bilgi birikimi
Proje başarısız oldu ama çok iyi bir know how kazanmış olduk.

Confirm etmek: Onaylamak.
Rapor eline geçtiğinde confirm edebilir misin?

Konsolide etmek: İşleri toparlamak, birleştirmek.
Tüm raporları konsolide edip paylaşacağım.

LCV: Malesef sanılanın aksine “el cl vl” değil “le ce ve” olarak telaffuz edilir. Lütfen Cevap Veriniz’in kısaltmasıdır. Bildiğiniz Türkçe yani.
Yeni yıl yemeği için lcv yapmayı unutmayalım.

Lead etmek: Liderlik etmek, konu/proje ile ilgili sorumlu olmak.
Yeni web sitesi projesini Emre Bey lead ediyor.

Meeting: Toplantı
Bugün tüm gün meetinglerim vardı.

Mobbing: Baskı, yıldırıcı davranışlar.
Ofisteki mobbing dayanılmaz hale geldi.

Must: Zorunluluk
Deadline’ı yetiştirmek bizim için must.

Nice-to-Have: Olsa güzel olur.
Arkadaşlar öncelikle bu proje bizim için must mı nice to have mi ona karar vermemiz gerekiyor.

Off day: Tatil günü
Bugün işleri tamamlamam lazım. Yarın offum.

Off the record: kayıtdışı
Off the record söylüyorum. Bu yıl şirkette işler pek iyi gitmiyor.

Out of Office: Ofis dışında.
Haftaya toplantı set etmek için mail attım. Out of Office maili geldi.
Overload: Aşırı iş yükü
Bütün işler üst üste geldi. Overload oldum!

Print almak: Belgenin yazıcıdan çıktısını almak.
Toplantıdan önce raporu print alıp hard copysini hazır edelim.

Push etmek: Süreci hızlandırmak için baskı yapmak. İtmek
Deadline’a çok az kaldı. Tasarım departmanını push edelim.

Qualification: Yetenek, yetkinlik.
İşe qualificationı daha yüksek insanlar almalıyız.

Road map: Yol haritası
Sabah ilk iş proje road mapimizi çıkaralım.

Sales meeting: Satış toplantısı
Gelecek yıl hedeflerini sales meeting de görüşeceğiz.

Schedule Etmek: Zamanlamak, programlamak
Bir sonraki meetingi şimdiden schedule edelim.

Set etmek: Ayarlamak, organize etmek
Sales meetingi bu haftaya set edelim.

Start vermek: Başlamak.
Projeye en geç haftaya start vermemiz lazım.

Team: Takım, çalışma arkadaşları
Team motivasyonu için birbirine güvenebilecek çalışanlar olması çok önemli.

Third party: Taşeron firma.
Yazılımı third partye veririz olmadı.

Timeline: Zamanlama.
Taymlaynı iyi programlamayız.

Training: Eğitim
Bu hafta pazarlama traininginde olacağım için önemli işleri geçtiğimiz hafta tamamlamıştım.

To do list: Yapılacaklar listesi
Yeni satış rakamlarına göre raporları güncellemeyi to do listine eklemeyi unutma.

Update etmek: Yeni verilerle güncellemek.
Gelişmelerden birbirimizi update edelim.

Wrap up meeting: Projenin, işin son kapanış toplantısı.
Wrap up meetingden sonra projeyi canlıya alacağız. ( bkz: canlıya almak)

Kaynak: www.plazacubes.com

Share this:

CONVERSATION

0 yorum:

Yorum Gönder